28 Şubat 2011

Okyanus

Gözlerime baktı ta derinlere sonra "Okyanus kadar yalnızsın" dedi. Okyanus kadar yalnız olmak... Düşündüm sonra dediklerini, yalnız değil kalabalık düşündüm. Gülümsedim sonra. Okyanus olmak yalnız olmak değildir ki kalabalık olmaktır, bilinmeyenle dolu olmaktır. Okyanus sessizdir belki biraz da karanlık ama derinlerinde ta içinde bir dünya vardır süprizlerle dolu, capcanlı, rengarenk bir dünya; bir o kadar derin, bir o kadar renkli, bir o kadar gizemli. Evet evet ben okyanus kadar yalnızım yüreğimdeki renklerle hayal bile edilemeyecek canlılarla dolu:) Evet okyanus kadar yalnızım iyi ki.

17 Şubat 2011

Yüzbaşı


Uzun zamandır yazamadım. Ama bugün  makul bir saatte evdeyim. Bugünkü yazımın konusu başkaydı asında ama haberleri izlemeye başlıyorum ve konu başlığım anında değişiyor. Çünkü karşıma çıkan ilk haberle buz kesiyorum!

Bir yüzbaşı atış talimi yaptığı sesli video kaydı yayınlanıyor, yüzbaşı atış talimini yaptığı hedef tahtası askerler tarafından  tutuluyor! Hedef tahtasını tutan iki asker dışında o askerlere yapışk bir grup asker daha var atış alanının hedef kısmında! İnsandan bir duvar ve arasında hedef tahtası. Bir ara askerler titriyoruz komutanım korkudan diyorlar! Yüzbaşı iki el normal  ateş ediyor hedef tahtasına sonra hedefe arkasını dönüyor ve eğilerek bacaklarının arasında baş aşağı bir atış daha yapıyor! Hber devam ediyor, Genelkurmay Başkanı konu ile ilgili soruşturma yapacaklarını söylüyor. Ama haber burada bitmiyor bundan 3 yıl evvel yine bir subay (muhtemelen aynı zat) aynı talimi yapıyor, videoyu izliyoruz bu sefer farklı olan kare şu Genelkurmay Başkanı bu kişi ile tokalaşarak tebriklerini dile getiriyor ve gülümsüyor!

Buz kesmemek mümkün değil. Hepimiz biliyoruz ki rütbesi "Yüzbaşı" olan askerin sözü emirdir. Tartışılamaz uygulanır, ordunun sistemi budur. Yani bu hedef tahtasını titreyek tutan askerler buna mecburlar, emirlere itaat etmek zorundalar, ölmeleri söz konusu olsa bile.

Ama bu durum sadece ülkeyi korumak için geçerli değil mi? Bir yüzbaşı adrenalin istiyor diye , eğlenmek istiyor diye, şov yapmak istyor diye, böyle tehlikeli, insanın canını hiçe sayan bir davranış sergileyebilir mi?!


Bu emirlere itaat eden askerler kim peki? Kardeşim, abim,babam,dostum, arkadaşım değil mi? Orduya ülkeyi korumayı öğrenmek için giden masum insanları, nasıl bir zihniyet hangi aklı selim insan bu durma sokar. Şimdi o kişiler, kendilerine arkalarısını dönüp başaşağı sarkıp bacak arasından doğrultulan silah sonrasında nasıl bir psikoloji içindedirler? Hadi diyelim rütbesinden sonra akli dengesi bozulan bir yüzbaşı var  peki sen Genelkurmay başkanı olarak bu tehlikleli ve saçma oyuna nasıl alkış tutasın? Benim aklım almıyor, beni korkutuyor, umutsuzluğa doğru sürüklüyor.