29 Aralık 2010

Serüvenime hoşgeldin!

Hava sonunda kışa bağladı. Artık değişmez herhalde bu durum. Ruh halimiz hava ile değişti, dönüştü durdu. Ruhumuz yorgun düştü dengesizleşti; tam hah kış geldi depresyon zamanı derken yine bahara açtık gözlerimizi. Zor zamanlar hepimiz için. Doğalgazın kesemizi geç yakmaya başlaması sevindirse de ruhumuzun durumu üzdü bizi. 


Benim de ruhum tüm bu kaosun içinde durumunu tanımlamaya çalışmaktan yoruldu herhalde ki garip hallere girdi. Manasız bir kırılganlık, takılmaması gereken her şeye gereğinden fazla önem vermek bu arada kendini kaybetme halleri ; yani zor zamanlar geçiriyorum ben de. Bazen hiçbir şey kar etmiyor ne müzik, ne güzel bir film, ne de şahane bir kitap. İşte o  zamanlar kaleme sarılıyorum içimi dökmek için, hafiflemek için. 2010 'nun son günlerindeyiz artık, sizi bilmem ama benim için gerçekten çok zor bir seneydi. Değişim senesi. Bazen düşünüyorum yılanlar da derilerini değiştirirken acı çekiyorlar mı acaba bizler kadar? Onlar deri değiştirince gençleşirmiş belki bizlerin de değişimi bir çeşit ruh gençleşmesidir, bedenin yaşlanmasına baş kaldıran bir gençleşme. Bu düşünce güzel hissettirdi bana birden. Dedim ya yazdıkça iyi hissediyorum diye.

Neyse; yazmaya başlamak bir yana şu blog oluşumuna ben de katılıp yazdıklarımı sizlerle paylaşmaya karar verdim. Bir nevi içimi dökeceğim bu blog da sizlere. Bir konsept belirlemeden içimden geldiği gibi aktaracağım düşüncelerimi. Yazılarımın sizlere ulaştıkça ben hafifleyeceğime inanıyorum. Umarım siz de okurken biraz olsun hafiflersiniz. Bu blogda her şeyi bulmak mümkün olabilir ,ben de henüz nerelere uzanacağını bilmiyorum ama merak ediyorum. Bir tür serüven bu da benim için.
O zaman sana merhaba beni dinlemeyi seçen değerli kişi , bu dev intenet ortamındaki minicik alanımdan su gibi akmaya, çalkalanmaya çalışacağım, şimdilik hoşçakal. Elbet yakında görüşeceğiz...